1. Haberler
  2. Yerel Mevzular
  3. PAÜ’de “Yazılışının 950. Yılında Uluslararası Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Türk Dünyası Sempozyumu” gerçekleştirildi

PAÜ’de “Yazılışının 950. Yılında Uluslararası Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Türk Dünyası Sempozyumu” gerçekleştirildi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ), UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ortaklığında 4-5-6 Aralık tarihlerinde yüz yüze ve çevrim içi olarak “Yazılışının 950. Yılında Uluslararası Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Türk Dünyası Sempozyumu” düzenlendi.

DENİZLİ-BHA

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ), UNESCO Türkiye Milli Komisyonu ortaklığında 4-5-6 Aralık tarihlerinde yüz yüze ve çevrim içi olarak “Yazılışının 950. Yılında Uluslararası Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Türk Dünyası Sempozyumu” düzenlendi.

Sempzoyumun açış töreni PAÜ Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapıldı. Sempozyumun açılış programına Denizli Valisi Ömer Faruk Coşkun, Rektör Prof. Dr. Ahmet Kutluhan, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz, Türk Dil Kurumu Başkanı Prof. Dr. Osman Mert, Pamukkale Üniversitesi Altay Toplulukları Dil ve Kültürleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nergis Biray, Pamukkale Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Doç. Dr. Feyza Tokat, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan açılış programı, müzik dinletisi ve ardından açış konuşmaları ile devam etti.

PADAM Müdürü Tokat: “Bugün, Üniversitemizin Türkçe Öğretim Merkezi olarak biz de Kaşgarlı Mahmud’un izinden gidiyor, Türkçe’nin yabancı dil olarak öğretiminde kültürel unsurların kullanılması konusuna özen göstererek, Türkçeyi tanıtma, öğretme misyonumuzu gururla sürdürüyoruz.”

Açış konuşmalarından ilkini Pamukkale Üniversitesi Dil Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (PADAM) Müdürü Doç. Dr. Feyza Tokat gerçekleştirdi. Doç. Dr. Tokat konuşmasında şunları ifade etti: “11. yüzyılda Kaşgarlı Mahmud tarafından yazılan Divanu Lügat’it-Türk sadece Türk dili ve kültürüne ışık tutan bir sözlük değil, aynı zamanda yabancılara Türkçe öğretmek amacıyla yazılan ilk esendir. Yabancı dil öğretiminde kültürel aktarımın önemini kavramış olan Kaşgarlı Mahmud, anlamının verdiği hemen her kelimede Türk kültürlü motiflerinden birini ortaya koymuş ve kelime, kültür ve hedef kitle arasındaki bağdandan da hiç uzaklaşmamıştır. Bu yaklaşım, günümüz yabancı dil öğretiminin temel ilkeleriyle benzerlik göstermektedir. Bugün, Üniversitemizin PADAM yani Türkçe Öğretim Merkezi olarak biz de Kaşgarlı Mahmud’un izinden gidiyor, Türkçe’nin yabancı dil olarak öğretiminde kültürel unsurların kullanılması konusuna özen göstererek, Türkçe’yi tanıtma, öğretme misyonumuzu gururla sürdürüyoruz. Türkçe’nin güzelliklerini konuşma ve yazı dilimizde yaşatmak, öğrencilerimizin zengin kültürümüzde buluşturmak bizim için büyük bir onur ve sorumluluk. Divanu Lügat’it Türk’ün yazılışının 950. yılı vesilesiyle düzenlediğimiz bu sempozyumda ebedi aleme irtihal etmiş, başta Besim Atalay ve öğrencisi olarak ders aldığım Prof. Dr. Ziyad Akkoyunlu hocam olmak üzere Divanu Lügat’it ve Türk dili üzerine emek vermiş tüm hocalarımızı rahmetle, minnetle yad ediyorum. Ayrıca sempozyumumuzda çevrim içi konuşma yapacak olan kıymetli hocam Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilosun’a da Allah’tan sağlıklı uzun ömürler diliyorum. Kaşgarlı Mahmud’un izinden giderek Türkçe’ye ve Türk kültürüne katkı sunmaya devam edeceğimiz sözü ve inancıyla sempozyumun tüm katılımcılar için faydalı olmasını gidiyor. Hepinize saygılar sunuyorum.”

PAÜ ALTAY DİLMER Müdürü Biray: “Bugün, Türk’e dahil her konudan söz eden Divanu Lügat’it Türk ışığında hem Türk dünyasının derin kültürel mirasında ışık tutmak hem de geleceğe yönelik yeni düşünceler geliştirmek ve bilgi alışverişinde bulunmak için bir aradayız.”

Pamukkale Üniversitesi Altay Toplulukları Dil ve Kültürleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Nergis Biray gerçekleştirdiği konuşmada şunları kaydetti: “Bugün burada yazılışının 950. yılında Türk dili ve kültürünün önemli eserlerinden olan Divanu Lügat’it Türk’ün 950. yılını kutlamak ve onun üzerine yapılan çalışmalara yenilerini eklemek için toplandık. Türk dünyasının dört bir yanından bizleri bir araya getiren sempozyumumuza hoş geldiniz diyorum ve şeref verdiniz diyorum. Kaşgarlı Mahmud’un bana sonsuz bir ün bitmez tükenmez bir azık olsun diye şu kitabımı tanrıya sığınarak Divanu Lügat’it Türk yani Türk Dilleri Sözlüğü adını vererek yazdım şeklinde tanıttığı bu eser, Türk milli kültürü üzerine zengin bilgiler içeren muhteşem ansiklopedi, hazine değerinde bir kaynaktır. Kaşgarlı Mahmud eserleri, 11. yüzyıl Türk kültür tarihinin bütün yönlerini aydınlatan bilgiler vermektedir. İçinde bulunduğu tarihi ve coğrafi şartlardan hareketle Türk dilinin mutlaka öğrenilmesi gerektiğini ifade eden Kaşgarlı, bir Türk dili milliyetçisi olarak karşımıza çıkar. Onu 10. ve 11. yüzyıllarda Türk dünyasında özellikle Türkistan’da kullanılan Türkçe’nin ağız, şive ve lehçeler hakkında bilgi vermesi, eseri ilim dünyası ve Türk kültür tarihi açısından önemli kılmaktadır. O, eserin sonuna koyduğu haritayla araştırma alanı olan coğrafyayı ve Türk boylarının yaşadıkları bölgeleri de tanıtmaktadır. Bu bakımdan Kaşgarlı’nın 900 yıllık Türk coğrafyası ve yer adları üzerine ilk çalışmaları yaptığını söylemek de hata olmayacaktır. Bugün, Türk’e dahil her konudan söz eden bu muhteşem eser ışığında sempozyumumuzda hem Türk dünyasının derin kültürel mirasında ışık tutmak hem de geleceğe yönelik yeni düşünceler geliştirmek ve bilgi alışverişinde bulunmak için bir aradayız. 950 yıl sonra Divanu Lügat’it Türk’ün ışığında Türk dilini ve kültürünü yeniden keşfetmek, bu mirası geleceği taşımak adına büyük bir sorumluluğunuz olduğunu unutmadan Divanu Lügat’it Türk’ün sunduğu kültürel mirası daha iyi anlamak, Türk dilinin gelişimini incelemek ve Türk dünyasının bugününü daha yakından tanımak, milletimizin tarihi, kültürü ve kimliği üzerinde konuşmak, Türk dünyasıyla olan bağlarımızı güçlendirmek, kültürel ve bilimsel iş birliğini teşvik etmek, Türk dili ve kültürünün dünyadaki etkisini Türk dünyasının zengin çeşitliliğini ve bu topraklardan gelen ortak değerleri derinlemesine incelemek üzere bir aradayız. Bu sempozyumun verimli ve başarı geçmesini, Türklerin kültürünün ve kimliğinin gelecek nesillere aktarılması konusunda bir katkı sağlamasının temenni ediyor hepinize saygılar sunuyorum.”

Türkolog Prof. Dr. Ercilasun: “Divanu Lügat’it Türk yani Türk Lehçelerinin Divanu 11. yüzyılda adeta modern sözlükçülüğe uyarak yazılmış, 9.000 civarında kelimeyi içine alan birçok örneğin birçok şiirin birçok atasözünü içine alan Türklerin bir nevi ansiklopedisidir.”

Türk Dilbilimci ve Türkolog Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilosun çevrim içi olarak gerçekleştirdiği konuşmasında şunları ifade etti: “Dîvânu Lugâti’t- Türk, 11. yüzyılda yazılmış ve Türk dilinin bilinen ilk sözlüğüdür. İlk sözlük demek yetmez. Çünkü divan, ansiklopedik bir sözlüktür. Yani Türkçe’den Arapça’ya basit bir şekilde karşılıkların verilmesiyle yetinilmemiş, karşılıklardan sonra birçok maddede uzun uzun açıklamalar da yapılmıştır. Bu bakımdan ansiklopedik bir sözlüktür. 11. yüzyılın ikinci yarısı Kaşgarlı Mahmut tarafından 1072’de Bağdat’ta yazılmaya başlanmış 1077’de tamamlanmış. Ama daha önce Kaşgarlı Mahmut eserin malzemelerini toplamış, muhtemelen kaçak olduğu dönemde Türk boylarını dolaşa dolaşa elindeki deftere kelimeleri kaydetmiş, yalnız kelimeleri değil, bazı adetleri, şiirleri, dörtlükleri, beyitleri ve atasözlerini kaydetmiş. Bütün o kaydettiği defterleri Bağdat’ta bir rahlenin başına oturarak efendim Arap sözlükçülük geleneğine göre Araplara hitap edecek şekilde yazıya geçilmiş. Yani kelimeyi Türkçe olarak yazmış, Arapça olarak karşılığını vermiş, sonra modern sözlükçülükte olduğu gibi mutlaka bir örnek vermiş. Örnekten sonra o örneğin de Arapça açıklamasını yapmıştır. Türkçe kelimeler ve Türkçe örnekler mutlaka güzel kırmızı kalemle çizilmiştir. Çünkü eski dönemlerde doğuda da batıda da öyle sözlüklerin yukarıdan aşağıya kelimelerin dizilmesi gibi bir adet yoktu. Dolayısıyla anlaşılsın, kolay görünsün diye Türkçe olan kelimelerin üzeri kırmızı kalemle çizilmiştir. Örnekler de kırmızı kalemle çizilmiştir. Örnekler çoğu defa basit bir cümledir ama çok defa da bir şiirdir, bir dörtlüktür. Bu bakımdan şiirlere bakarak Dîvânu Lugâti’t- Türk’ü Türk halk edebiyatının ilk külliyatı, ilk antolojisi olarak kabul edebiliriz. Atasözlerine bakarak da Dîvânu Lugâti’t- Türk’ü, Türk edebiyatı atasözlerinin ilk külliyatı kabul edebiliriz. 300’e yakın atasözü var bu önemli ve 1070’lerde olması bunun çok önemli. Zaten Kaşgarlı Mahmud da onları örnek alıyor ama birebir taklitle yetinmiyor. Örnek alıyor ama Türkçe’nin özelliklerine göre aldığı örneklere mutlaka yaptığı eklemeler var. Mesela aldığı kitap 6 bölümse onu 8-10 bölüme çıkarıyor. Kelimelerin normal açıklamaları da bile o zamanki Türk dünyasını anlamak bakımından bizim için son derece değerli bilgiler var. Başka bazı şeylerin de ilk kaydı hatta bazılarının ilk ve tek kaydı. Genel olarak biz Türk tarihini incelerken hep doğudan batıya Türklerin göç ettiğini görüyoruz ya, aslında muhtemelen çok daha eski tarihlerde tarih öncesinde batıdan doğuya da bir göç var ve Şu Destanı’nda da Oğuzlar, Oğuzlar diyor ama bence Türkler diye düşünmek lazım onu. Hocend civarından, Seyhun, Ceyhun civarından Altay Dağları’na geçiyorlar. Philip’in oğlu İskender’in önünden çekilerek Altay Dağları’na gidiyorlar. Bu Türklerin tarihi öncesine ait bir kayıt olarak değerlendirilebilir. Burada Türk kavramının dar ve geniş anlamda olmak üzere iki anlamda kullanıldığını da söyleyerek konuyu bitireyim. Bu önemli yani Oğuzlar böyle der, Türkler böyle derken sanki Oğuzlar Türk değilmiş gibi Kıpçaklar böyle der Kıpçaklarda böyledir derken burada dar anlamda kullanıyor Türk kelimesi. Geniş anlamda ise, eserinin başında diyor ki, Türkler 9 boydur ve o 9 boyu batıdan doğuya doğru sayıyor. İki çizgi halinde doğudan bakıyor. Burada geniş anlamda kullanıyor. Yani bütün Türk boylarını o zamanki Türk boylarını sayıyor ve geniş anlamda onlara Türkler diyor. Bugün aksine dar anlamda biz Türkiye Türklerini, daha doğrusu Oğuzların bir grubu olan Türkiye ve Balkan Türklerini kastediyoruz. Kaşgarlı Mahmud’da tam tersi. Oğuzlar dar anlamda Türk’ün dışında kalıyor. Kendileri yani hakaniye yani Karahanlıları oluşturan esas boylar esas Türkler olmuş oluyor. Bu çok önemli bence. Yani Türk’ün dar ve geniş anlamında kullanılması çünkü bu bugün de var ve bu zihinleri karıştırıyor. Sonuç olarak, Divau Lügat’it Türk yani Türk Lehçelerinin Divanı 11. yüzyılda adeta modern sözlükçülüğe uyarak ama kendi döneminin Arap sözlükçülüğünü de dahil eden bir yöntemle yazılmış, 9 bin civarında kelimeyi içine alan birçok örneğin birçok şiirin birçok atasözünü içine alan Türklerin bir nevi ansiklopedisidir.”

Açılış konuşmalarının devamında ayrıca programa katılamayan Kazakistan Denizli Fahri Konsolosu Okan Oğuz’un sempozyumun iyi geçmesi dileklerini ilettiği mesajı okundu.

UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Başkanı Oğuz: “Devlet Başkanlarımızın da kabul ettiği UNESCO’da 15 Aralık tarihinin Uluslararası Türk Dili Günü olarak ilanı konusunda bir mutabakatımız oldu”

PAÜ’de “Yazılışının 950. Yılında Uluslararası Dîvânu Lugâti’t-Türk ve Türk Dünyası Sempozyumu” gerçekleştirildi
Yorum Yap